7 Ekim 2008 Salı

yaşam

deniz kıyısına gidip yüzemeden geri dönen ihtiyar adam kadar yorgun hissediyorum kendim.ayaklarımın kuma değmiş olmasının saadetinden başka bıkkınlık tek duyumsadığım.artık beklemelerin arifesindeyim.
oysa ne güzel rüzgarda savrulan yaprak-ki sonbaharda yerlere düşen sarı,kırmızı,mor yaprakların güneşte ışıltısı ve rüzgarda çıkardıkları çıtırdılar...demek ki sona doğru geldiğinizi hissedince muhasebe yapmaya başlıyomuşsunuz.ve bütçe açıkları...ve kalp ağrıları...ve yalnızlık...bu sonbahar da ağır oluyor.neden hep yaz değil?neden tüm güzellikler göremediklerimiz?ve günün doğması için akşamın olması gerekir şartsa...offf!yine başladım samalamaya.
ey sevgili okur!-ki bi okur bulunur umarım..-
sen sana verilen yaşam denilen armağana sahip çıkabiliyosan"bu günümde mutlu sona erdi çok şükür" diyebiliyosan ne güzel.başına gelenleri büyük bir vakurla karşılayıp "bunlar ufak tefek kazalar,herkesin başına gelebilir."diyasan ne mutlu sana.sonuçta yaşamaktan kıvanç duymak böyle birşey olsa gerek.